Güncel Haberler

Analiz: Fransa – ABD

2020 Tokyo Olimpiyatları‘nda final maçı geldi çattı!

Yarı finalde Slovenya’yı Batum’un son saniye blopu sayesinde 90-89’luk skorla geçen Fransa, diğer yarı final eşleimesinde Avustralya’yı 3.çeyrekte sadec 10 sayıda tutarak 97-78 gibi net bir skorla kazanan ABD ile karşılaşacak.

Turnuvaya aynı grupta başlayan ilk maçı da birbirleri karşısında oynamışlar ve Fransa o maçı 83-76 ile kazanmıştı. Ama ABD’nin de turnuva boyunca gelişen bir takım olduğunu ve o maçtan çok farklı bir durumda olduklarını gördük. Gelin birlikte bu keyifli final maçının öncesinde takımları masaya yatıralım ve maçın fragmanını izlemeye çalışalım. Keyifli okumalar.

Fransa Analizi

İncelememize önce Fransa ile başlayalım. Turnuva öncesi favorilerden biri olarak gösteriliyordu. Ama açıkçası ben yine bir yerde takılacaklarını, Heurtel, koç Collet gibi negatif faktörlerin etkisiyle sürpriz yenilgiler alacaklarını düşünüyordum ama beni yanılttılar. İlk maçta hazır olmayan ABD’yi yenerek önemli anlamda bir moral ve özgüven kazandılar. Bunu da turnuva boyunca çok iyi kullandılar. Grup maçlarında Çekya ve İran karşısında zorlanmadılar ki onların sikletlerinde olmayan rakiplerdi. Çeyrek finalde ise turnuvadaki asıl önemli sınavlarına çıkıp dişli İtalya’yı devirmeyi başarmışlardı. Turnuva boyunca takımın skor yükünü çeken, Fournier ile De Colo’nun üstünde bir performans sergileyen Gobert rol çalmıştı. Dev uzunu pota altında çok iyi kullandılar ve gerçek bir pivotu olmayan İtalya karşısında bulduğu 22 sayı ile sahada fark yaratan isim oldu.

Tabi takımın jokeri, x-faktörü Batum’un da Fontecchio karşısında yaptığı etkili savunma, kritik yerlerde gönderdiği üçlükleri ve tabi topladığı 14 ribaundu da unutmamak lazım. Yarı finalde ise takımın gerçek lideri, en tecrübeli isimlerinden biri olan Nando De Colo sahneye çıkmıştı. Slovenya gibi özel bir takım karşısında el yakan topları yüksek yüzdeyle kullanan Fenerbahçe’nin yıldızı, asistleri ile de yine hem pota altında Gobert’i hem de dışarıda Batum ile Fournier’i besleyip, onlara kolay sayılar kazandırmıştı. Batum demişken tıpkı çeyrek finalde olduğu gibi bu maçta da çok önemli işlere imza attı.

Bu kez gizli kahraman demek de haksızlık olur çünkü maç sonunda Prepelic’in potaya giderek bomboş atacağı turnikeyi bloklayarak takımına galibiyeti ve final biletini getiren isimdi. Maç boyunca gerek Doncic’e gerekse diğer Sloven kısalara karşı yaptığı bunaltıcı savunma, yine kritik yerlerde bulduğu üçlükler ve ribaundlardaki katkısı ile ne kadar değerli bir parça olduğunu göstermişti. Şansınızı bahis yerine casino sitesinde denemek istiyorsanız hemen Discount Casino sitesine katılın. Bu sitede kaybetmek yok.

ABD Analiz

ABD hazırlık döneminde Avustralya’ya yenildikten sonra turnuvanın ilk maçında da Fransa’ya kaybederek basketbol severlerin zihninde kötü bir görüntü oluşturmuştu. Ama bu takımda Kevin Durant‘in olduğunu unutmamak gerektiğini her seferinde yinelemiştim. Süper yıldız hazırlık döneminde de henüz hazır olmadıklarını ve toplama bir takım olmanın sıkıntılarını yaşadıklarını söylemişti. Ama turnuva içerisinde Fransa’dan sonraki rakiplerin, Çekya ve İran’ın, onları zorlayacak düzeyde olmamaları büyük bir avantaj getirdi. Bu takımlara karşı adeta hazırlık maçı niteliğinde mücadeleler ortaya koydular ve takım hızlı bir şekilde gelişimini, adaptasyon sürecini tamamladı.

Özellikle NBA finalleri nedeniyle takıma çok geç katılan Booker ile Holiday’in hemen kendilerini takıma adapte etmeleri, Lillard, Tatum ve LaVine’in skorer oyunları sağladıkları katkı onları beklenen dominant seviyeye taşımış oldu. Saf bir oyun kurucuları ve gerçek bir pivotları olmamasına rağmen biraz önce saydığım skorer kısalar ve Durant’in liderliğinde önce çeyrek finalde son Dünya Şampiyonu İspanya’yı 14 sayı farkla sonra da yarı finalde turnuvanın iddialı favorilerinden biri olan Avustralya’yı tam 19 sayı farkla yendiler. Bu maça ayrı bir parantez açmak lazım çünkü maçı izlemeyip sadece skoruna bakarak ve ABD’nin genel performansını düşünerek yorum yapanların aksine hücumla değil savunmayla kazandıkları bir maç olduğunun altını çizmek gerekli. 3. çeyrekte Holiday liderliğinde başlayan baskılı savunma karşısında Avustralya çaresiz kalmış, sadece 10 sayı üretebilmişti ki maç burada kırıldı ve bir daha da farkın kapanmasına izin vermediler.

Neredeyse 5 kısa ile savunma yapan ABD’ye karşı hücum etmek özellikle rakip guardlar için gerçekten çok ama çok zor. Her ne kadar gerçek bir pivotları olmasa da Adebayo kenardayken bile ters eşleşme yakalamanız zor oluyor. Örneğin Holiday, Middleton, Green, Tatum, Durant gibi isimler bir çok uzunu da savunabilecek kadar güçlüler ki çabuk elleriyle onların da dribbling yaptığı her anda zorlanmasını sağlıyorlar.

Her ne kadar Fransa grup bölümündeki ilk maçta ABD’yi devirmiş olsa da bu maçın çok farklı olacağını söylemek lazım. Elbette temel nedeni bunun bir altın madalya maçı olması. Ama bunun dışında ABD’nin turnuvanın başındaki ilk maçtan çok ama çok daha farklı bir takım olması. Fransa bu gelişimi gösteremedi hatta Slovenya karşısında biraz da şansları ve Batum’un ekstra eforu ile kazandıklarını söylemek gerekli. ABD ise grup maçlarında çok ama çok hızlı bir şekilde birbirine adapte olan ve ivmenelerek gelişen bir takımdı, onları tepeden aşağı yuvarlanarak hızlı bir şekilde büyüyen bir kar topuna benzetmek yanlış olmaz. Çeyrek finalde de yarı finalde de İspanya ve Avustralya gibi önemli takımlar bu büyüyen kar topunun altında kalmıştı tam olarak. Durant gibi neredeyse durdurulamaz bir süper yıldızın liderliğinde Fransa karşısında net favori olduklarını rahatlıkla söyleyebiliriz ki grup maçında yenilmiş olmaları da onları ekstra motive edecektir ve rahatlama, konsantrasyon düşüklüğü gibi sorunlar da yaşamayacaklarını, olabilecekleri en büyük farkla, en dominant şekilde kazanmak isteyeceklerini düşünüyorum. Fransa Fournier ve De Colo liderliğinde Gobert ya da Fall’u pota altında etkili kullanarak ABD’nin pivot zaafını değerlendirilebilir belki ama asıl sorun kısaların topu çevirebilecek, pota altına indirebilecek şekilde nefes alıp alamayacağı. ABD, Avustralya karşısında Holiday liderliğinde bunu test etmiş, rakibine sadece 10 sayı izni vermişti kısalara yaptığı baskıyla, bu maçta da De Colo ve Fournier’e fazla fırsat vermeyeceklerini, kazanarak Dünya Kupası’dan alamadıkları altın madalyaya çok daha fazla önemsedikleri Olimpiyat sahnesinde ulaşacaklarını tahmin ediyorum.

Paylaşmak heyecan verir;

Yakında yorum bölümümüz aktif olacaktır.

Hakkında Fersu Yahyabeyoğlu

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşında Çukurova alt yapısında tanıştığım basketbol, ilerleyen yaşlarda bende bir tutku haline geldi. Yerel liglerde 11 yıl boyunca lisanslı basketbol oynadıktan sonra üniversite yıllarımda da amatör olarak oyuncu gözlemciliği yapmaya başladım. Sonrasında Türkiye'nin önde gelen basketbol portallarında köşe yazarlığı yaparak yola devam ettim ve çeşitli yerli artı ulusal tv/radyo kanallarında yorumculuk yapmaya devam ediyorum.

Mutlaka bakın

Koç Itoudis ve Melih, Partizan Maçı Öncesi Açıklamalarda Bulundular

Turkish Airlines Euroleague 25. hafta mücadelesinde temsilcimiz Fenerbahçe Beko, Sırbistan ekibi Partizan’a konuk oluyor. Karşılaşma …