Güncel Haberler

Analiz: Koç Ataman ve Milli Takım Üzerine…

2023 FIBA Dünya Kupası elemeleri ve 2022 FIBA EuroBasket‘in başlamasına artık çok az bir zaman kaldı ve koç Ergin Ataman yönetimindeki A Milli Takımımız da hazırlık döneminin ilk kısmını tamamladı.

12 Dev Adam ruhunun yeniden yeşemerye başladığını gördüğümüz İstanbul Sinan Erdem’de oynanan 3 maçın ikisini kazandık. Bizim sikletimizde olmayan, son yıllarda düşüşte olan iki ülkeyi, Ukrayna ve Polonya’yı farklı geçtik. NBA yıldızı Doncic ve son turnuvanın MVP’si tecrübeli Dragic liderliğindeki 2017 EuroBasket’in şampiyonu olan Slovenya karşısında ise Larkin’den yoksun olmamıza rağmen NBA oyuncularımızla çok iyi direndik ama uzatmada 103-104 ile kaybetmekten kurtulamadık.

Tabiki geçtiğimiz yıllarda, takımımıza koçluk yapmış değerli isimlere de haksızlık yapmamamız lazım ama şu bir gerçek ki koç Ataman’ın göreve gelmesiyle beraber gerçekten milli takımımızın havası değişti. Tıpkı Efes’de olduğu gibi hücuma dayalı, akıcı ve keyif veren bir basketbol izliyoruz. Zaten koç Ataman da Polonya’yı farklı yendiğimiz son maçın ardından “Zaten Efes sisteminde oynuyoruz.” diye bu durumun altını çizmişti.

Koç Ataman Furkan’ı tıpkı 76ers’da koç Rivers’ın da zaman zaman yaptığı gibi 1 numarada kullandı bu turnuvada. Saha görüşü ve pas becerileri daha iyi durumda olan Furkan da bu alanda sınırlı sürelerde de olsa faydalı olacağını gösterdi ama tabiki ona üretim kısmında, özellikle dış şutlar anlamında çok daha fazla ihtiyacımız olacak. Dribbling üstünden kendi şutunu yaratabilmesi ve açık alandaki etkinliğinin ne kadar önemli olduğunu da görmüş olduk. Cedi her zamanki gibi istikrarlı, disiplinli ve çok yönlü katkısı ile topla az oynayan bir isim olmasına rağmen bana göre bu takımın lideri, hem saha dışında hem de saha içerisinde tıpkı koç Ataman’ın Efes’de kullandığı Simon ve Bryant gibi çok ama çok önemli bir parçası sistemin. Savunmada birden fazla pozisyonu kapatabilmesi, ribaundlara katkısı, açık alanda hem toplu hem de topsuz üretimi, yarı sahada ise dış şutlarıyla beraber patlayıcı penetreleri ile dediğim gibi her alanda katkı yapabilen bir isim ki o da gerektiğinde guardlarımıza organizasyon konusunda yardımcı olabilecek bir isim.

Bu kadronun güçlü olduğu yerlerden biri de kuşkusuz uzun rotasyonumuz. Koç Ataman ile beraber Efes’de Euroleague şampiyonlukları yaşayan, kariyerinin en olgun döneminde olan ve Barça forması ile de istikrarlı performansını sürdüren Sertaç hem çember koruyuculuğu ve sauvnmadaki direnci, hem de hücumda orta mesafeden de yay gerisinden de şut tehditi olmasıyla beraber çok önemli bir silah. NBA’deki en yeni temsilcimiz Alperen de Houston ile verimli bir sezon geçirdi ve milli takımda da bunun yansımalarını gördük. Koç Ataman onu 4 numarada Sertaç’ın yanında da denedi ve gayet iyi bir ikili oldular. İkisinin de dış şut tehditinin olması, Alperen’in pas özelliğinin de bulunması birbirlerine adapte oldukça verimliliklerinin daha da artacağının sinyallerini verdi bizlere. Artık Ersan’ın milli takımda olmayacağını düşündüğümüzde 4 numarada bir eksiklik olacağını biliyorduk. Ama birkaç yıldır vatandaşlık işlemleri devam eden Ercan’ın nihayet Türk pasaportuna kavuşması ile beraber bu sorunu da çözmüş olduk. O da koç Ataman’ın sevdiği gibi dış şut tehditi bulunan, gerektiğinde topu yere vurarak da hücum eden, savunma sahasında ve ribaundlarda da savaşçı kimliği ile öne çıkan bir uzun. Henüz hazır olmadığı için sadece son Polonya maçında forma giydi ve orada da gayet iyi bir görüntü verdi. Ayrıca Galatasaray forması giyen genç Sadık Emir de geçtiğimiz sezon çok iyi bir gelişim gösterdi ve milli takımda da enerjisi, dış şut tehditi ve ribaundlardaki mücadelesi ile olumlu sinyaller verdi.

Gelelim oyun kurucu konusuna… İstanbul’daki maçlar boyunca tüm basketbol severlerin en büyük eleştirisi Larkin’in forma giymiyor olmasıyla beraber takımımızın bir oyun kurucusunun olmadığıydı. Bu görev için kadroya alınan Buğrahan, Şehmus ve Doğuş Larkin’in yokluğunda beklentileri karşılayamadılar açıkçası. Ama zaten koç Ataman’ın sisteminde Larkin ciddi sürelerde sahada kalacak, onun yokluğunda Furkan, Şehmus ve Buğrahan sınırlı sürelerde 1 numarada görev alacak, Doğuş ise ağabeyi Balbay gibi daha çok savunma ve agresiflik hedefleriyle yine sınırlı sürelerde sahada olacak. Koç Ataman Polonya maçının ardından Larkin’i özel çalıştırdıklarını ve zaten Efes sistemini bildiği için adaptasyon sorunu yaşamayacağını, sağlığının da yerinde olduğunu söyledi. Ve onu Yunanistan karşısındaki hazırlık maçlarında kullanacağını da ekledi. Özetle Larkin, Furkan, Buğrahan ile oyun kurucu sorunu çekeceğimizi düşünmüyorum ki Cedi de zaman zaman organizasyona katkıda bulunabilen bir forvet. Dragic ve Doncic gibi neredeyse çift oyun kurucu ile oynayan son şampiyon Slovenya karşısında bile Larkin’şn yokluğuna rağmen 1 numarada sorun yaşamadığımızı düşünüyorum. Ama tabiki geleceğe bakacak olursak orta ve uzun vadede en az 10-15 dakika boyunca saf bir oyun kurucu olarak takımın başında durabilecek, gerektiğinde skora da katkı yapabilecek bir oyun kurucuya daha ihtiyacımız var. Bu nedenle Kartal, Berk ve Buğrahan gibi isimlerin kendilerini daha fazla ve hızlı şekilde geliştirerek bu görevi almalarını bekleyeceğiz. Çünkü onlardan sonra gelen U20 jenerasyonunda da maalesef bu görevi üstlenebilecek ışığı veren bir isim yok, en azından şuan için.

Özetleyecek olursak, Larkin-Micic-Simon-Moerman-Pleiss ve Larkin-Furkan-Cedi-Alperen-Sertaç beşlerini ortaya koyduğumuzda, koç Ataman’ın “Zaten Efes sistemini oynuyoruz” demecini de hatırladığımızda milli takımın sergilediği pozitif basketbolun sürpriz olmadığını görebiliriz. Sahadaki her oyuncunun üçlük tehditinin bulunması, her fırsatta temponun forse edilmesi ki bunu Larkin’siz de çok iyi yaptık, Alperen ve Ercan ile beraber 4 numaradan da skor tehditine sahip olmamız ve Efes’de olduğu gibi 2-3 numaraların 1 numaraya sadece skor değil organizasyon anlamında da yardımcı olabilmesi milli takımımızın tıpkı Efes gibi karakteristik özellikleri haline gelmiş durumda. Bu artılarla elbette “Neden madalya, hatta neden final olmasın diyoruz.”

Paylaşmak heyecan verir;

Yakında yorum bölümümüz aktif olacaktır.

Hakkında Fersu Yahyabeyoğlu

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşında Çukurova alt yapısında tanıştığım basketbol, ilerleyen yaşlarda bende bir tutku haline geldi. Yerel liglerde 11 yıl boyunca lisanslı basketbol oynadıktan sonra üniversite yıllarımda da amatör olarak oyuncu gözlemciliği yapmaya başladım. Sonrasında Türkiye'nin önde gelen basketbol portallarında köşe yazarlığı yaparak yola devam ettim ve çeşitli yerli artı ulusal tv/radyo kanallarında yorumculuk yapmaya devam ediyorum.

Mutlaka bakın

FIBA Dünya Sıralaması: ABD Yeniden Zirvede ve Maalesef Türkiye İlk 20 Sıranın Dışında…

2023 Dünya Kupası’nın sona ermesinin ardından FIBA da Dünya Sıralaması’nı turnuvada alınan sonuçlara göre güncelledi. …