Basket Servisi Türkiye'nin en güçlü Basketbol Haber Sitesi
NBA Batı Konferansı play-off ilk tur serisinde normal sezonu 1. sırada bitiren Phoenix Suns, play-in oynayarak 8. sırayı kapan New Orleans Pelicans ile karşılaşacak.
Suns bu seride geçen sezon NBA finaline kadar yükselmelerinin bir tesadüf olmadığını göstermeye çalışacakken, Pelicans ise yıldızı Williamson’ın yokluğunda play-in’den sonra play-off’da da maç kazanabileceğini, ayakta kalabileceğini kanıtlamaya çalışacak.
Sadece Batı’nın değil tüm NBA’in en iyi derecesine sahip olan Suns elbete, 8. sıradan play-off’a giren Pelicans kaşrısında serinin ağır favorisi. Ama iki ekibin de buraya önemli başarılar elde ederek geldiklerini unutmayalım.
NBA finaline uzanan yoldan sonra bu sezon yıldızlarının geçirdiği sakatlıklarla boğuşan Suns yine de NBA’de herkesin yenmeye çalıştığı hedef takım olmayı başardı ve 64-18’lik derecesiyle ligin zirvesine çıktılar ki bu aynı zamanda da kulüp rekoru olarak tarihe geçti. Pelicans ise geçen sezon tam kadro olmasına rağmen play-in turnuvasında boy gösterememişti ama bu sezon yıldız isim Williamson’dan yoksun olmalarına rağmen iyi bir iş çıkararak aynı senaryonun tekrarlanmasına engel oldular.
Suns’ın elinde takımın Baba’sı diyebileceğimiz elit bir veteran guard, Chris Paul var ve onun yanında da MVP kalibresinde bir skorer guard olan, genç yıldız Devin Booker‘a sahipler. Pota altında parlamaya devam eden genç uzun DeAndre Ayton ve bu 3 ismin yannunda Bridges, Johnson, Payne, Crowder gibi çok değerli tamamlayıcılar, görev adamları var.
Pelicans cephesine bakacak olursak, Williamson’un sezonu kapatmasının ardından Brandon Ingram‘ın acil olarak liderlik koltuğuna oturduğunu görüyoruz, ondan beklentileri üst seviyede. Ondan hem savunmada hem de hücumda takıma önderlik etmesim bekleniyor. Valanciunas da iç-dış tehditi olan bir uzun olarak hücumlara çeşitlilik katıyor kuşkusuz. Elbette takımın ruhani lideri, tecrübesi ile hücumlara yön veren asıl yıldızı ise sezon içerisinde takasla takıma dahil olan C.J. McCollum‘dan başkası değil.
Takımları galibiyete götürecek kritik faktörlere bakalım:
1.Dinlenmek mi Paslanmak mı: Suns normal sezonu 1. sırada bitirdiği için rakibini belirleyecek play-in maçlarını bekledi, 1 haftadır maç yapmıyorlar. Normal sezonun son maçında forma giymeyen Paul, Booker, Ayton, Payne ve Crowder toplam 12 gündür maç yapmıyorlar. Pelicans ise play-in’de Clippers’ı yendikleri maçın sadece 48 saat sonrasında Suns karşısında olacak. Yani ilk maçta Suns adına soru şu, 12 gün boyunca dinlenmek oyunculara iyi mi geldi yoksa paslandılar ve ritmlerini mi kaybettiler… Ya da ritmini bulmuş olan formda Pelicans, yorgunluk yerine daha keskin ve enerjik oynayarak ilk maçta bir sürprize imza atabilecek mi…
2.Booker ya da Paul arasındaki görev dağılımı: Suns’ın elinde NBA finaline kadar gidebilecek uzun bir play-off yarışı için gereken kadro mevcut, 2 yıldız ve etrafında değerli görev adamlarından oluşan bir yapıları var. Suns bu sezon hücum ratingi, savunma ratingi ve net rating alanlarında ligin ilk 5 sırasında yer almayı başarabilen tek takım konumunda. Ama Suns’ın ilk eşlemesinden, Pelicans karşılaşamlarından başlayarak iki yıldızın arasındaki alışverişe, birbirlerine nasıl sorumluluk verdiklerine dikkatlice bakmak lazım. Açık olmak gerekirse şimdiye kadar birbirlerinin ayaklarına basmadılar, birbirlerine değer veriyorlar. Ama Paul’ün ilerleyen yaşının yanında Booker ise giderek yükseliyor ve artık NBA’in en iyi oyuncuları arasında kabul ediliyor. Ama buna rağmen Paul oyun kurucu rolünün de etkisiyle her zaman takımın direksiyonunda oturan isim konumunda ki 10.8 asist ortalaması ile ligin zirvesinde olduğunu da hatırlatalım. Booker ise geçen sezonki play-off macerasını 26.8 sayı ortalaması ile tamamlayarak takımın en iyi oyuncusu olduğunu kanıtladı.
3.Monty Williams vs Willie Green: Bir çok basketbolseverler genelde oyuncuları takip edip, böyle maçlarda onlar arasındaki eşleşmeleri fokus olurlar. Ama zaman zaman koçlar arasında da ilginç eşleşmeler olabiliyor. Geçtiğimiz 2 sezon boyunca Suns’da koç Williams’ın yardımcılarından biri olan Green, bu seride eski patronunun karşısında mücadele edecek. Elbette seride belirleyici olan oyuncuların performansı olacak her zamanki gibi. Bu açıdan da Suns’ın Pelicans’dan çok daha kaliteli bir kadroya sahip olduğu bir gerçek. Ama Green’in de bu sezon kendisini kanıtladığını, NBA’in en iyi genç koçlarından biri konumunda olduğunu belirtelim. Seriye farklı boyutlar katacak konular ise Williams’ın setlerinden bazılarını tüm detaylarına kadar biliyor olması ve daha önce birlikte çalıştığı Paul’ün artılarını eksiklerini de yakından izlemiş olması.
Sonuç:
Sezon boyunca yıldızı Williamson’dan yoksun olan Pelicans’ın sergilediği takım performansı ve sürdürülebilir dayanıklılık ile buralara kadar gelmesi gerçekten önemli bir başarı. Ama Suns’ın elinde çok daha derin ve kaliteli bir rotasyon var. Ayrıca tüm oyuncuların da sağlıklı olduğunun altını çizelim. Evet Pelicans’ın kolay pes etmeyeceğini, savaşacağını düşünüyorum ama daha kaliteli, daha motive, daha tecrübeli olan Suns’ın seriyi fazla uzatmadan 5. maçta işi çözeceğini tahmin ediyorum.
