Güncel Haberler

Analiz: Milli Takımdaki Kötü Gidişat ve Sorunlar…

A Milli Takımımız, maalesef 2023 FIBA Dünya Kupası elemelerinin 2. penceresinde karşılaştığı Yunanistan’a 2 maçta da yenilmekten kurtulamadı.

Atina’daki ilk maçta beklentilerin üstüne çıktık ve çok iyi bir performans sergileyerek müthiş bir direnç göstermiştik ama maç sonunda yaptığımız basit hatalar ve hakemler kazanmamıza izin vermemişti. İkinci maçta ise maalesef ilk maçtan sonra dersine daha iyi çalışan taraf Yunanistan olmuştu ve bizi zayıf olduğumuz pota altndan vurarak yenmeyi başarmışlardı.

Maalesef bir kez daha milli takım bizi üzdü. Gelin birlikte bu sıkıntılı sürecin ve kötü gidişatın nedenlerine bir bakalım, sorunun köküne inmeye çalışalım.

Kadro İstikrarsızlığı

Sorunların detayına, köküne inmeden önce mevcut duruma bakmak lazım. Her ne kadar ilk Yunanistan maçında iyi direnip kazanma noktasına kadar gelsek de aslında olumlu bir basketbol oynamadık. NBA oyuncularımızın yokluğunda bir de Sertaç’ın eksikliği bunun üstüne eklenince açıkçası çok zorlandık. Bunu temel nedenlerinden biri de milli takımımızın kadrosunun istikrarsız olmasıydı. Elbette Euroleague ve FIBA arasındaki çekişme de bu soruna çanak tutuyor. Ancak bizim Euroleague maçları nedeniyle getiremediğimiz tek uzun Sertaç. Maalesef yıllardır milli takımızın sürdürülebilir bir uzun rotasyonu yok. Örneğin bu 2 maçta da tecrübeli Oğuz’u rotasyona sokmayı denedik, Muhsin, Samet, Sadık Emir gibi isimler ise kendi takımlarında aldıkları iyi sürelerin aksine milli forma altında tecrübesiz isimler. Kısa rotasyonunda da durum pek farklı değil. Larkin ile Melih dışındaki isimler de istikrarlı değil, sürekli değişiyor. Ayrıca maalesef Doğuş gibi kendi takımında çok iyi işlere imza atan isimleri kısa hazırlık döneminde sisteme eklemek kolay olmuyor. Tabiki Doğuş sadece bir örnek, bir çok oyuncumuz için durum aynı… Bu nedenle de genel anlamda bir kadro istikrarsızlığımız var. Yunanistan denince yıllardır Sloukas, Printezis, Papanikolaou, Papagiannis, Papapetrou, Calathes gibi isimleri hemen sayarsınız peki biz NBA oyuncularımız dışında bunu yapabiliyor muyuz?

Temcit Pilavı Gibi Tekrarlanan Yabancı Kuralı

Yıllardır bir grup sürekli temcit pilavı gibi aynı şeyi tekrarlıyor, yabancı kuralını değiştirelim, azaltalım da azaltalım. Zaten son yıllarda kademeli olarak bu yapıldı, şuanda kadroda sadece 5 yabancı var ve bir çok takımımızda en az bir Türk oyuncu ciddi süreler alıyor, sorumluluklar alıyor. Ama 6. adam olarak ama ilk beşe enerji getirmeleri açısından zaten kullanılıyorlar. Efes’de Larkin ve Fenerbahçe’de Melih dışında bir çok isim var sayabileceğimiz:

  1. Kenan Sipahi (32.9 dakika)
  2. Doğuş Özdemiroğlu (28.6 dakika)
  3. Berk Uğurlu (27.7 dakika)
  4. Onuralp Bitim (26.4 dakika)
  5. Egehan Arna (25.6 dakika)
  6. İsmail Cem Ulusoy (22.4 dakika)
  7. Oğuz Savaş (22.2 dakika)
  8. Kartal Özmızrak (22.1 dakika)
  9. Mert Celep (19.8 dakika)
  10. Can Uğur Öğüt (19.6 dakika)
  11. Berk Demir (19.5 dakika)
  12. Erdi Gülaslan (19.5 dakika)
  13. Muhammed Baygül (19.4 dakika)
  14. Metin Türen (19.4 dakika)
  15. Melih Mahmutoğlu (19.2 dakika)
  16. Sadık Emir Kabaca (18.6 dakika)
  17. Yiğit Arslan (18.5 dakika)
  18. Furkan Haltalı (18.0 dakika)
  19. Erkan Yılmaz (18.0 dakika)
  20. Buğrahan Tuncer (17.5 dakika)
  21. İlkan Karaman (17.4 dakika)
  22. Samet Geyik (17.2 dakika)
  23. Can Korkmaz (16.8 dakika)
  24. Muhsin Yaşar (16.8 dakika)
  25. Şehmus Hazer (15.8 dakika)
  26. Metecan Birsen (15.7 dakika)

Yani bizim de bir çok oyuncumuz var BSL’de hazır olan, iyi süreler ve sorumluluk alan, ben de bunu temcit pilavı gibi tekrarlamaya devam edeceğim, basketbol pasaporta göre oynanmaz, her koç elindeki en iyi oyuncuyu sahaya sürmek ve kazanmak ister. Eğer konu yabancı sınırı olsaydı, eğitim ve yetenek seviyesi olmasaydı bu geniş oyuncu havuzuyla Euroleague ve NBA oyuncuları yokken de pek tabi başarılı olabilirdik…

Altyapılar ve Eğitim

Şimdi gelelim daha derinlere… Yıllardır bu kadar yüksek nüfuslu ve daha da önemli genç nüfus oranının yüksek olduğu ülkemizde nasıl olur da bu kadar sınırlı sayıda yetenek çıkar anlamaya çalışıyoruz hepimiz. Ama inatla bu konunun altyapılarla ve eğitimle ilgili olduğunu kabul etmiyoruz. Neden yabancı konusunu konuşacağımıza nasıl oyuncu yetiştiririz, bu oyuncuları nasıl daha verimli kullanırız bunları konuşmuyoruz. İlla kurallar ve sınırlamalar getirmek istiyorsak bu konuya bir bakalım, yönelelim. Örneğin BSL ve TBL takımlarımızın maç kadrolarında en az iki tane BGL seviyesinde oyuncunun yer alması, en az bir tanesinin maçlarda minimum 10 hatta 15 dakika sahada kalmalarına dair bir yönetmelik getirilebilir. Bunu yapan takımlar belli seviyede ödüllendirip yapmayan takımlar ise belli ölçüde cezalandırabilir, bu cezalalar da ödül sahibi takımlara dağıtılabilir. Nasıl ki fazla yabancı için lisans çıkarmak isteyen takımlardan ek ücret yani ceza kesiliyorsa pek tabi bu ödül-ceza sistemi de devreye sokulabilir. Özetle hem BSL’de hem de TBL’de oynayan takımlarımızın A takım seviyesine çıkan genç oyunculara süre vermesi teşvik edilmelidir.

Alt yapılardaki eğitimler konusuna girmeyeceğim. Çok teknik bir konu ve bunun hakkında bir çok duayen koçumuz makaleler, kitaplar yayınladılar. Herhangi birini okuyup inceleyip buna göre eğitimleri şekillendirmek bile çok büüyk fayda sağlayacaktır. Ama en kısa ve basit haliyle artık basketbolun sadec hücum, sadece savunma yapan oyuncularla oynanmadığını, çok yönlü isimlerin takımdaki sayısının artması ile başarıya bir adım daha yalaşacağınızı anlamanız gerekiyor. Dış şut tehditi, dribbling berecesi, en az orta seviyede pas yeteneği ve tabiki savunmadaki efor ile istikrar, oyun bilgisi her pozisyondaki oyuncular için olmazsa olmaz haline gelmiş durumda. Dolayısıyla artık belli bir yaşa kadar pozisyonlardan bağımsız olarak neredeyse her oyuncuya aynı yukarıdaki konuları içeren komple bir eğitim vermek kritik bir konu haline geldi.

Koçu Suçlamak En Kolayı

Daha önce milli takımızın başında görev alan Ergin Ataman ve Ufuk Sarıca gibi önemli basketbol adamları da tıpkı koç Orhun Ene’ye karşı bugün yapıldığı gibi ağır eleştirilere maruz kalmıştı. Ama milli takım düzeyinde özellikle bu kadar belirsizliğin, bu kadar fikstür probleminin olduğu bir dönemde koçu suçlamak bana göre son noktadır ve en kolayıdır. Elbette koç Ene’nin de eleştirilecek bir çok hatası oldu; mesela son maça alan savunmasını ya da 1-4 kutu savunmayı denememesi, ilk maçta Larkin’i maç sonunda kenarda unutması, Egehan yerine Okben seçimi, Doğuş ve Kenan’ı kendi takımlarındaki gibi verimli kullanamaması… Ama bu eleştirilerin hiç birisi Papagiannis ve Agravanis’i kötü savunmamız, birebirde kendi skorunu yaratabilecek bir forvetimizin olmaması, hücumda sadece Larkin ile Melih’in eline bakmamız, savunmada maç içerisinde yaşadığımız isteksizlik, istikrarsızlık gibi konuların sebebi olamaz. Neredeyse maçlardan 2-3 gün önce oyuncuları bir arada görebilen bir koç için bu kadar ağır eleştirilerde bulunmak, kayıpların faturasını öncelikli olarak ona kesmek doğru olmaz. Tıpkı yukarıda da sıraladığım gibi koç Ene’ye gelene kadar şapkayı önümüze koymamız gereken o kadar çok konu var ki…

Paylaşmak heyecan verir;

Yakında yorum bölümümüz aktif olacaktır.

Hakkında Fersu Yahyabeyoğlu

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşında Çukurova alt yapısında tanıştığım basketbol, ilerleyen yaşlarda bende bir tutku haline geldi. Yerel liglerde 11 yıl boyunca lisanslı basketbol oynadıktan sonra üniversite yıllarımda da amatör olarak oyuncu gözlemciliği yapmaya başladım. Sonrasında Türkiye'nin önde gelen basketbol portallarında köşe yazarlığı yaparak yola devam ettim ve çeşitli yerli artı ulusal tv/radyo kanallarında yorumculuk yapmaya devam ediyorum.

Mutlaka bakın

FIBA Dünya Sıralaması: ABD Yeniden Zirvede ve Maalesef Türkiye İlk 20 Sıranın Dışında…

2023 Dünya Kupası’nın sona ermesinin ardından FIBA da Dünya Sıralaması’nı turnuvada alınan sonuçlara göre güncelledi. …