Güncel Haberler

Analiz: Fransa – Slovenya

2020 Tokyo Olimpiyatları‘nda gerçekten dananın kuyruğunun kopacağı yere geldik. Artık yarı finaldeyiz ve Avrupa’nın iki güçlü, formda takımı final bileti için karşı karşıya gelecek.

Bir tarafta Fournier liderliğindeki Fransa, diğer tarafta Doncic ve çetesi diyebileceğimiz Slovenya. Gelin birlikte bu keyifli eşleşmenin analizini yapalım, maçın fragmanını izlemeye çalışalım. Keyifli okumalar.

Fransa turnuvanın namağlup takımlarından biri ve daha ilk maçta ABD’yi yenerek de zaten ne kadar istekli olduklarını net olarak bildirmişlerdi rakiplerine. Takımın direksiyonunda Knicks ile yeni kontrat imzalayan Evan Fournier var. Onun skorer oyunu ve istikrarlı performansı turnuva boyunca koç Collet’nin hücumdaki bir numaralı opsiyonu olmasını sağladı. Gerek dış şutlardaki yüzdeli oyunu gerekse potaya yaptığı akıllı penetrelerle takımını taşıdı, 18.3 sayı ortalaması ile oynuyor. Elbette De Colo’nun da hakkını teslim etmek lazım. Fenerbahçe’de artık iyice 1 numara gömleğini üstüne giyen tecrübeli yıldız, yıldız egosunu bir kenara bırakarak takımını en iyi şekilde organize etti ve skorer oyunundan çok asistleriyle turnuvaya damga vurdu ki 6.3 asist ortalaması ile takımın lideri. Gelelim iki tecrübeli NBA pantentli yıldıza. Özellikle çeyrek finalde zorlu İtalya maçında, en gereken yerde maça ağırlıklarını koydular. Gobert pota altında gerçek bir pivotu bulunmayan İtalyanlar’a karşı dominant bir üstünlük kurup, ribaundlarda da takımına liderlik eden isim olurken, Batum da adeta sahada her yerdeydi. İlk yarıda Fontecchio’ya yaptığı etkili savunma, maçın kritik anlarında aldığı ribaundlar ve gönderdiği üçlüklerle takımına nefes aldıran isimdi. Clippers ile yoluna devam edecek olan Batum, tam anlamıyla bu takımın jokeri.

Elmas Çocuk Luka Doncic liderliğindeki Slovenya, tarihinde ilk kez katıldığı Olimpiyatlar’da fırtına gibi esmeye devam ediyor. Grup maçlarının üçünü de kazanırken son maçta son Dünya Şampiyonu İspanya’yı yenen, üstelik bunu erken fauol problemine giren ve sadece 12 sayı üretebilen Doncic’e rağmen yapan Slovenya, artık sadece Doncic’den ibaret olmadığının mesajını da tüm rakiplerine verdi. Prepelic, Blazic, devşirme uzun Tobey, Cancar ve tabiki Goran Dragic’in ruhuyla burada mücadele eden Zoran Dragic gibi çok ama çok deüerli silahlara sahipler. Yüksek tempoda onların hücum etkinliklerini durdurmabilmek neredeyse imkansız. İspanya Doncic’i yavaşlatarak, hatta neredeyse durdurarak önemli bir işe imza atmış olsa da diğer silahlar maçı almaya yetmişti. Neredeyse her oyuncudan üst düzey verim alabilmeleri, hücumdaki aktif oyunla beraber savunmada da agresif ve savaşçı kimlikleri onları çok özel bir takıma dönüştürmüş durumda. Onları izlemek gerçekten büyük bir keyif ve Doncic gibi bir süper yıldıza rağmen “takım” olgusunu kaybetmemiş olmaları çok büyük bir artı. Bu arada unutmadan, Doncic’in forma giydiği 17 maçın tamamını kazanmış bir Slovenya’dan bahsettiğimizi de unutmayalım tabiki 😉

Artık yarı finaldeyiz ve burada çekişmenin olmayacağı, vasat bir basketboldan söz etmek imkansız. İki takım da buraya gelirken özel performanslar sergiledi, Fransa ABD’yi ve Slovenya da İspanya’yı yendi. Ancak şu bir gerçek ki Slovenya çeyrek finalde Almanya karşısında çok net ve rahat bir galibiyet aldı. Dolayısıyla mental olarak da fiziksel olarak da daha iyi durumda oldukları bir gerçek. Fransa ise İtalya karşısında son çeyrekte zaman zaman çok zorlandı, özellikle Batum ve Gobert gibi tecrübeli yıldızlar ekstra efor sarfedip performans gösterdiler, bunun eksilerini Slovenya gibi enerjik ve agresif bir takım karşısında yaşayabilirler. Atletizm olarak Fransa önde gibi görünse de Doncic ve Dragic gibi isimler bu tarz rakiplere karşı yıllardır oynuyorlar, sorun yaşamayacaklardır. Daha az yıpranmış bir şekilde yarı finale gelen ve elinde Doncic gibi takımı yücelten bir yıldızı bulunan Slovenya’nın finale bir adım daha yakın olduğunu düşünüyorum.

Paylaşmak heyecan verir;

Yakında yorum bölümümüz aktif olacaktır.

Hakkında Fersu Yahyabeyoğlu

Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği mezunuyum. 7 yaşında Çukurova alt yapısında tanıştığım basketbol, ilerleyen yaşlarda bende bir tutku haline geldi. Yerel liglerde 11 yıl boyunca lisanslı basketbol oynadıktan sonra üniversite yıllarımda da amatör olarak oyuncu gözlemciliği yapmaya başladım. Sonrasında Türkiye'nin önde gelen basketbol portallarında köşe yazarlığı yaparak yola devam ettim ve çeşitli yerli artı ulusal tv/radyo kanallarında yorumculuk yapmaya devam ediyorum.

Mutlaka bakın

Koç Itoudis ve Melih, Partizan Maçı Öncesi Açıklamalarda Bulundular

Turkish Airlines Euroleague 25. hafta mücadelesinde temsilcimiz Fenerbahçe Beko, Sırbistan ekibi Partizan’a konuk oluyor. Karşılaşma …