Basket Servisi Türkiye'nin en güçlü Basketbol Haber Sitesi
2022 FIBA EuroBasket elemeleri kapsamında İstanbul’da Akatlar’da düzenlenen fanusta A Milli Takımımız, final niteliğinde bir maça çıkacak.
Rakibimiz İsveç ve kaybetmemiz durumunda EuroBasket şansımız tamamen bitecek. Kazanmamız durumunda da 13 ve üstü farklar direkt bileti kapmamızı sağlayacak ama önce galibiyete odaklanalım ki en azından şansımızı son maça, Hırvatistan karşısına taşıyabilelim. Gelin birlikte bu zorlu maçı nasıl kazanabileceğimizi, galibiyet yoludaki kritik faktörleri birlikte mercek altına alalım.
3 Sayı Savunması
Uzun yıllardır milli takımımız hücum performansı açısından iyi seviyede değil çünkü bir yıldızımız yok. Evet şimdi Larkin bize hücumda üretkenlik konusunda önemli artılar getirecek ama halen sınırlı bir takımız. Bunun bilinciyle de savunmaya odaklanmamız, sert ve disiplinli bir savunma anlayışını benimsememiz şart. Türkiye Kupası maçları oynanmadığı için de liglere verilen arada takımımızı birlikte her zamankinden çok daha uzun bir zaman geçirdi ve bunun da savunmaya artılar getireceğini düşünüyorum. İlk maçta bize karşı 15 üçlük isabeti bulan İsveç’e karşı da bu alanda çok dikkatli olmamamız, gömülü savunmadan kaçınmamız gerekiyor. Hem organizasyon becerisi ve servisleri hem de skorer oyunuyla canımızı sıkan guardları Hakanson forma giyemeyecek ama dış şutlar konusunda Czerapowicz, Lofberg, William Magarity, Andersson gibi silahlar var ellerinde. Ayrıca Khimki’den ayrıldığı için boşta olan tecrübeli uzun Jerebko da kadroda olacak, onun da Magarity gibi dış şut tehditi olduğunu uzunlarımız unutmamalı, perdelerde onlarla beraber yukarı çıkmalılar mutlaka.
Tempo Kontrolü
Özellikle Hakanson’un yokluğunda yarı saha basketbolundaki üretimde zorlanacak bir İsveç görebiliriz. Kısalara iyi baskı yapabilirsek de onları zor duruma sokabiliriz. Ama tabi bunun için önce onları yarı sahada oynamaya zorlamamız, tempoyu gerekmedikçe forse etmemeli, ribaundlar sonrası kısaların ilk toplarına baskı yapmayı unutmamalıyız. İlk maçta da gördük ki yarı sahayı çabuk geçen, geçiş hücumlarında üretken bir takım İsveç. Geri koşmak da önemli olacak elbette ama asıl nokta onları istedikleri kaos ve düzen dışı basketboldan uzak tutup onları organize olmaya zorlamak olacak. Bunun için de Larkin başta olmak üzere tüm guardlarımızın hücuma çıkarkan ya da yerleşirken basit top kayıplarından kaçınmaları, erken ve zorlama atışlardan takım olarak uzak durmamız gerekiyor. Ama tabiki bu demek değil ki Shane Larkin‘in sazı eline aldığı anlarda savunmayı yarıp potaya gitmesinden, Melih’in ritmini bulduğundan gönderdiği erken üçlüklerden ya da geçiş oyunlarında Şehmus’un direkt potaya giden delici penetrelerinden ya da Alperen üzerinden oynayacağımız tepe ikili oyunlarından vazgeçelim. Amaç gerekirse erken ama bilinçli, doğru top kullanmak olacak.
Hücum Ribaundları
İlk maçta İsveç’e kaybederken en çok canımızı yakan noktalardan biri de verdiğimiz ikinci şans sayıları, yani hücum ribaundlarında yaşadığımız problemlerdi. Bu konuda en önemli silahlarından biri olan Spires kadroda yok ama Birgander, Magarity, Jerebko gibi isimler de bu alanda hiç fena sayılmazlar. Bu nedenle mutlaka Sertaç Şanlı başta olmak üzere sahada yer alacak tüm 4 ve 5 numaralarımızın savunma ribaundlarına tam konsantre olmaları gerekiyor. Aksi durumda savunmada harcayacağımız efor gerçekten boşa gitmiş olacak. Ayrıca oyunun temposunu kontrol edebilmemiz için bizim savunma ribaundlarında agresif olmamız da kritik. Bu nedenle de uzunlarımız kadar kısalarımızın da özellikle havuza düşen toplara saldırmaları gerekiyor.
